top of page

Zan

  • Yazarın fotoğrafı: NİT Proje
    NİT Proje
  • 11 Tem 2017
  • 2 dakikada okunur

Başlamak en zorudur. İlk cümle gelse sanki gerisi çorap söküğü gibi gelecek. Ama olmuyor işte. Saat üçe yedi var ben uyuyamadım. Yazdıktan sonra uyuyabileceğim çünkü hep böyle oldu. Neden mi?Yoruyor ve sanki düşüncelerden kurtulmuşsun hissi veriyor. Uykumu kaçıran tek şey uyku düzensizliği. Ya da var olan uykuya yenik düşmeme arzusu. Uyumama arzusunun sonucu yarın öğleye sarkacak bir tembelliğin de başlangıcı. Tabi bir de gözlerimdeki damarların çatladığını hissetmek oluyor. Aslında damarlar sağlam. Bu tıpkı camdan birinin sizi izlediğini hissetmek gibi bir zan. Gecenin bir vakti acaba perdeyi aralasam ve sadece iki gözüm görünecek şekilde dışarıya baksam; dışarıdan geçen mi korkar ben mi korkarım diye düşünüyorum. Ve doğrulup sanki biriyle karşılaşacakmışım gibi perdeyi aralıyorum. Gördüğüm rüzgarda yaprakları sallanan koca bir dut ağacı. O hissiz ama ben onun dut ağacı olduğuna kendimi inandırana kadar korkuyorum. En az bir insan kadar ürkütüyor çünkü ben ona bir anlam yükledim. Ve arkasında sık fındıklıkların oluşturduğu yoğun karartı. Daha uzakta sokağı aydınlatan lambanın bulanıklığı...Bu düşüncenin saçmalığı bir kenara oluşturduğu gerginlik inanılmaz. Durağanlığın içinde duygu yakalamamı sağlıyor. Beynim aslında inanılmaz masum. Ürettiği hayallere göre hissetmeyi seviyor. Tıpkı şuan var olmayan bir palyaçonun çatıdaki delikten bana baktığını düşünmem gibi. Duygular belirip sönüyor. Korku, hüzün, mutluluk... Bir zaman sonra bu duyguların ortaya çıkacağı senaryolar ya da hikayecikler üretmeye başladım. Galiba ben bu canlandırma oyununa başlayalı çok uzun zaman oldu. Uyumadan öncesine saklardım bu öykü anlatma işini. Çok farklı konulara sahip öyküler, baş kahraman hiç ben olmadım. Ben hep dışarıdan müdahale eden bir yönetmen edasıyla koltuğuma oturmuş göz kapaklarımın indirdiği siyah perdede dönen canlandırmaları izlerdim. Tuhaf olan o öykülerde ya da hayali canlandırmalarda mutlu biten tek bir canlandırma olmadı. Bu yüzden uzak durdum sanırım. Lakin bu süreç bana çok şey kattı. Kitap okumaya yöneldim. Başka dünyalar tanımak istedim. Normal bir insanın aksine karakterlerle konuşur hale geldim. Şizofren değilim ya da bu bir hastalık derecesinde değil. Bu nasıl tanımlasam edebiyat, kurmaca oyunu. İkincisi tanıdığım insanlarda karakter analizi yapmayı çok severim. Bu da öykülerimde farklı tipler ortaya çıkarmaya çalışmamdan ileri geldi. Ya da hangisi neden bilemiyorum. Fark ettim ki İnsanlar kendilerini dinlemeyi inanılmaz seviyor. Sanırım bu bir nevi içlerindeki ben için güzel bir sofra oluşturuyor. Hadi biraz daha beni bana anlat. Benim için eğlenceli olan kısım ise neleri doğru tahmin ettiğim oluyor. Bir felaketim doğrusu tahmin konusunda; evet bildim işte diyorum ama ben karşımdakinin insan olduğunu unuttuğumu sonradan anlıyorum. Çünkü insan değişir olumlusuna da şahit oldum olumsuzuna da. Olaylara, kişilere göre değişimler oluştu. Sıvılar bile bu kadar bulunduğu kabın şeklini almıyordur. Yaşamanın bir gerekliliği mi bu ortama ayak uydurmak? Olmasın. Yakın uzak oldu uzak ise yakın.Hayata dair keskin tecrübelerim olmadı.Daha çok gencim. Başımdan her insan gibi anlatabileceğim bir iki acıklı olay elbette geçti! Ama bunlar yazılacak değerde değiller. Ne kadar da kurallı yaşayan bir çocuktum ben.Yazmak için biraz da saçma yaşamak gerekiyor.

 
 
 

Comentarios


Featured Review
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Tag Cloud

© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

  • Grey Facebook Icon
  • Grey Twitter Icon
  • Grey Google+ Icon
bottom of page